SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

BİRR VE SILA BAHSİ

<< 2605 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

101 - (2605) حدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب. أخبرني حميد بن عبدالرحمن بن عوف؛ أن أمه، أم كلثوم بنت عقبة بن أبي معيط، وكانت من المهاجرات الأول، اللاتي بايعن النبي صلى الله عليه وسلم، أخبرته؛

 أنها سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو يقول "ليس الكذاب الذي يصلح بين الناس، ويقول خيرا وينمي خيرا".

قال ابن شهاب: ولم أسمع يرخص في شيء مما يقول الناس كذب إلا في ثلاث: الحرب، والإصلاح بين الناس، وحديث الرجل امرأته وحديث المرأة زوجها.

 

{101}

Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, îbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Humeyd b. Abdirrahman b. Avf haber verdiki: Kendisine annesi Ümmü Gülsüm binti Ukbe b. Ebî Muayt haber vermiş. —Bu kadın Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bey'at eden ilk muhacirlerdendir.— Ümmü Gülsüm,

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinlemiş :

 

«Yalancı, insanların arasını bulan ve hayır söyleyip hayır tebliğ eden kimse değildir.»

 

İbni Şihâb demiş ki : İnsanların söylediklerinden hiç bir şeyde yalana ruhsat verildiğini işitmedim. Ancak üç haslette müstesna! Harbde, insanların arasım bulmakta, kocanın karısına ve karısının kocasına söylediklerinde !

 

 

101-م - (2605) حدثنا عمرو الناقد. حدثنا يعقوب بن إبراهيم بن سعد. حدثنا أبي عن صالح. حدثنا محمد بن مسلم بن عبيدالله بن عبدالله بن شهاب، بهذا الإسناد، مثله. غير أن في حديث صالح: وقالت: ولم أسمعه يرخص في شيء مما يقول الناس إلا في ثلاث. بمثل ما جعله يونس من قول ابن شهاب.

 

{m-101}

Bize Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Yâkub b. İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Sâlih'den rivayet etti. (Demişki): Bize Muhammed b. Müslim b. Ubeydillah b. Abdillah b. Şihâb bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. Yalnız Salih'in hadîsinde Yûnus'un İhni Şihâb'ın kavlini yaptığı gibi:

 

«Ümmü Gülsüm dediki: İnsanların konuştukları şeylerden hiç birinde onun ruhsat verdiğini işitmedim. Yalnız üç haslette müstesna!» cümlesi vardır.

 

 

101-م 2 - (2605) وحدثناه عمرو الناقد. حدثنا إسماعيل بن إبراهيم. أخبرنا معمر عن الزهري، بهذا الإسناد. إلى قوله "ونمى خيرا" ولم يذكر ما بعده.

 

{m-101-2}

Bize bu hadîsi yine Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Zührî'den naklen bu isnadla «Hayr tebliğ eden...» sözüne kadar haber Verdi. Ondan sonrasını anmadı.

 

 

İzah:

Bu hadisi Buhari Kitâbu's-Sulh'da; Tirmizî Kitâbu'l-Birr'de: Nesâî Siyer ve Işretü'n-Nisa bahislerinde muhtelif râvilerden lahric etmişlerdir.

 

Kaadi İyad üç yerde yalan söylemenin bilittifak caiz olduğunu söylemiştir. Ancak bu yerlerde mubah olan yalandan murad ne olduğu ihtilaflıdır. Ulemâdan bir cemaata göre, bir maslahattan dolayı bu üç yerde yalan söylemek mutlak surette caizdir. Memnu yalan zararlı olandır. Bir zâlim, birinin yanında gizlenmekte olan kimseyi öldürmek istese, nerede olduğunu bilmiyorum diyerek yalan söylemesi bilittifak vâcib olur. Diğer bir takım ulemâya göre yalan söylemek hiç bir hususta caiz değildir. Onlarca üç yerde yalan söylemenin caiz olmasından murad; tevriyeli yâni kapalı ve ihtimalli söz söylemektir, Meselâ: Bir adam karısına iyi bakacağını, ona şöyle şöyle elbise giydireceğini va'd eder de, kalbinden Alİah takdir ettiyse yaparım, diye niyet eder. Bu bir tevriyedir. Dargın kimseleri barıştırmak için iki taraftan birbirlerine güzel sözler nakleder ve tevriye yapar. Harbde de aynı şekilde hareket eder. Düşmana giderek: Sizin en büyük kumandanınız öldü, der. Fakat bununla onun geçmişteki bir kumandanını niyet eder. Karı-kocanın birbirlerine yalan söylemelerine gelince: Bundan murad birbirlerine sevgi göstermeleri ve icrası lâzım gelmeyen şeyleri vadetmeleridir. Birbirlerine olan borçlarını vermemek yahut hakkı olmayan şeyleri birbirinden istemek gibi hususlarda yalan söylemeleri bilicmâ haramdır.